Klavye solcuları, ideolojik duruşlarını sosyal medyadaki birkaç gösterişli paylaşım ve kısır tartışma üzerinden inşa eden, ama gerçek dünyada hiçbir varlık göstermeyen bir grup haline gelmiştir. Bu güruh, klavye başında “devrim” yapmaktan başka bir işe yaramaz ve çoğunlukla kendi egolarını tatmin etmekten öteye geçemez.

En büyük sorunları, laf üretme konusunda gösterdikleri aşırı performansı, eyleme dönüştürme noktasında tamamen sıfıra indirgemeleridir. Her gün sosyal medyada “şu olmalı, bu yapılmalı” diye ahkâm keserken, gerçek hayatta bırakın mücadeleyi, bir dayanışma hareketine bile katılmazlar. Onlar için devrim, Instagram hikayesi paylaşmaktan ibarettir.

Daha da kötüsü, klavye solcuları sadece eylemsizlikle kalmaz, aynı zamanda gerçek bir mücadele verenleri de hedef alır. Sahada çalışan, emek veren, risk alan insanları sürekli eleştirir, onları “yeterince sol” bulmaz ya da “yanlış yolda” diye yaftalarlar. Kendileri hiçbir şey yapmazken, başkalarını küçümsemek konusunda uzmandırlar. Bu kibirli ve tembel tutum, sadece solun kendi içinde bölünmesine ve güçsüzleşmesine neden olur.

Bir diğer trajikomik durum ise klavye solcularının sık sık popüler kültürün tuzağına düşmesidir. Marx’ın adını bile doğru telaffuz edemeyen insanlar, Che Guevara tişörtleriyle poz verir, Lenin’in ideallerini anlamadan alıntı yaparlar. Sloganlarla şov yaparken, söyledikleri şeyin arkasındaki derin anlamı kavrayamazlar. Solculuğu bir kimlik aksesuarı olarak kullanan bu kitle, hem kendini hem de savundukları ideolojiyi ucuzlaştırır.

Sonuç olarak, klavye solcuları sadece lafla devrimcilik oynayan, gerçek hayatta hiçbir etkisi olmayan birer parazit gibidir. Sosyal medyada “like” ve “retweet” toplamak için harcadıkları enerjinin yarısını bile toplumsal mücadeleye ayırsalar, belki bir şeyler değişebilir. Ancak bugünkü halleriyle, solun sırtındaki en büyük yüklerden biri olmaktan öteye geçemiyorlar. Gerçek bir değişim isteyenler, bu tembelliği ve yüzeyselliği terk etmek zorundadır. Yoksa klavye başında devrim hayalleri kurmaya devam ederken, dünya dönmeye ve eşitsizlikler derinleşmeye devam edecek.

Doç. Dr. Mehmet YILDIZLAR

“Bu yazının sorumluluğu tamamen yazarına aittir. Yayınlanan yazılar, derneğimizin görüşlerini yansıtmayabilir.”