REKLAM ALANI

(160x600px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.
REKLAM ALANI

(160x600px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.

ABB 61 – Anadolu Basın Birliği Trabzon

Demokrasi mi, Petrol mü, Halklar mı?

67 Görüntüleme
20 Haziran 2025 - 13:36
Demokrasi mi, Petrol mü, Halklar mı?

Bir yanda Gazze’de taş üstünde taş bırakmayan Siyonist bir rejim, diğer yanda Tahran’da kendi halkını baskıyla yöneten mollalar. Ortada ise halkların nefrete, açlığa, bombaya ve sürgüne mahkûm edildiği bir coğrafya var: Ortadoğu. Bugün adına savaş denen şeyin ne bir başlangıcı, ne de bir tarafı var. Herkesin masaya oturduğu ama halkların masada olmadığı bir oyun bu.

Netanyahu’nun sosyal medya paylaşımı, bir tiyatronun replikleri gibi yankılanıyor: “Tiranlar roket fırlattı.”

Peki, ya 15 bin çocuğun hayatını yitirdiği Gazze? Bombalanan hastaneler, engellenen yardımlar, susuzluktan ölen bebekler, elektrik kesildiği için soğuk morgda çürüyen ölü insan bedenleri?

Hangi tiran? Kim kimden hesap soracak ? Gerçek şu: emperyalizmin vekâlet savaşlarında, her aktör halkına düşman, her aktör kendine meşru.

Ve biz, Türkiye. Bir NATO ülkesiyiz. NATO’nun tarihsel misyonu bellidir: kapitalist emperyalizmin jandarması olmak.

Emperyalizmin yedeğinde yürüyen her devlet, ya gölgeden savaşır ya da savaşı iç politikaya tahkim etmek için araçsallaştırır.

Nitekim, Türkiye de bu savaşta “içeriyi konsolide etme” yolunu seçmiştir. Ne taraf, ne de karşı; yalnızca var olan rejimin bekası adına konumlanmış bir sessizlik hali. Bu sessizlik, halkın çıkarının değil; iktidarın ömrünün uzatılması içindir.

Türkiye her iki blok ile hem konumu gereği hem ticari ve siyasi ilişkileri yüzünden tam da bu savaşın  içindedir. Önünde 3 yol vardır.

Sessiz Onay: Türkiye doğrudan savaşmasa bile ABD ve İsrail operasyonlarına “karşı değiliz” pozisyonu alarak dolaylı destek verebilir.

Aktif Katılım: İran’a karşı bir bölgesel cephe inşa edilirse örneğin Azerbaycan üzerinden Türkiye bu cephede doğrudan görev alabilir. Bu durum, Tahran-Ankara ilişkilerini doğrudan çatışmalı hale getirir.

Çift Taraflı Politika: Türkiye, bir yandan Batı’yla uyumlu gözüküp diğer yandan İran ile ekonomik ilişkileri sürdürerek ikili oynamaya çalışabilir. Ancak bu denge, savaş ortamında kırılgandır.

Televizyonlarda “stratejist” kisvesiyle ekranlara çıkanların bir ağızdan savurduğu “güçlü Türkiye” söylemi ise, özünde iktidarsız bir iktidarın görüntüsünü saklama telaşıdır.

Savunma sanayi, silah fuarları, dron teknolojileri… Hepsi, ekonomisi çöken bir ülkenin halkına “güvenlik” adıyla korku satmasından ibarettir. Çünkü kapitalizmin kriz dönemlerinde halkın gözünü dış düşmana çevirmek, burjuvazinin bin yıllık oyunudur.

Petrol fiyatları yükseliyor, hava sahaları kapanıyor, turizm düşüyor. Krizin yükü yine işçiye, köylüye, esnafa yıkılıyor. Ama “fırsat bu fırsat” diyen iktidar, iç cepheyi tahkim etmek, kendine yeni bir “milli birlik” masalı yaratmak derdinde. Bu “tahkimat”, sadece iktidarın çürümüşlüğünü biraz daha örtecek bir örtüdür. Suriye savaşında bu örtünün yırtıldığı görülmedi mi? Halk bu masallara artık karnını doyurmuyor.

İran’a gelince… Evet, molla rejimi halkına karşı ceberrut bir diktadır. Ama bu diktatörlüğün tasfiyesini Siyonist bombalar yapamaz. Ne ABD’nin demokrasi vaadiyle, ne de İsrail’in nükleer saldırı tehditleriyle halklar özgürleşebilir.

Marksizm bize şunu öğretir: Gerçek özgürlük, ancak halkların kendi örgütlü mücadelesiyle mümkündür. Emperyalist müdahale, hiçbir zaman bir halkın kurtuluşu değildir; aksine yeni bir tutsaklıktır.

Ve bugün Ortadoğu halklarının önünde bir görev vardır: Ne Mollaların ne Siyonistlerin, ne de Amerikan demokrasisi ambalajındaki işgalcilerin saflarında yer almak. Kendi özgürlük yollarını örmek. Enkazların içinden devrimci umudu, yıkıntıların içinden halk meclislerini, yoksulluğun içinden kolektif üretimi çıkarmak.

Tarihin diyalektiği şunu daima göstermiştir: Her büyük yıkım, halklar örgütlüyse, yeni bir doğuma gebedir.

İşte bu zamanlar tam da bu bağları kurmak zamanıdır. Bölgenin emperyalist saldırıdan kurtuluşu ancak bölgesel enternasyonalist bir örgütlenme ile mümkündür.

Sosyalist öznelerin bugün bunu düşünme zamanı değil mi?  Kahrolsun İsrail, Kahrolsun Molla Rejimi diye bağırmak 3. yolu tercih etmekten başka nedir?

 

Authors

HABER HAKKINDA GÖRÜŞ BELİRT
Yorum Yok
YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.
REKLAM ALANI

(336x280px)

Anasayfa Sağ Bloka Esnek veya Sabit ölçülerde SINIRSIZ reklam alanını şablon olarak ekleyebilirsiniz. Şuan örnek olarak sadece 2 reklam kullanıldı.

Copyright © 2025 | Tüm Hakları Saklıdır.