Trabzonspor’un 49. dönem olağan genel kurulu büyük coşku ile yapıldı. Trabzonspor’un mali kongresinde dile getirilen projeler ilk bakışta heyecan verici. Kulübün kendi ayakları üzerinde duran, gelir üreten bir yapıya kavuşması elbette herkesin ortak temennisidir. AVM, otel ticari alanlar kağıt üzerinde parlak sunumlarda etkileyici. Ancak kağıt üzerinde kalan şehirler yok. Yükü taşıyan sokaklar, yollar, insanlar var.
Akyazı bölgesi bugün bile yoğun bir baskı altında. Bir yanda Şehir Hastanesi diğer yanda stadyum, maç günleri yaşanan trafik sıkışıklığını çevre mahallelerde kilitlenen yollar varken şimdi bu denkleme bir de AVM ve otel eklenmesi konuşuluyor.
Bu soruyu sormak zorundayız:
Akyazı bu yükü kaldırabilir mi?
Bir şehir yalnızca binalarla büyümez, alt yapısıyla, ulaşımıyla , planlamasıyla büyür. Hastane sürekli bir trafik üretir. AVM gün boyu, otel yılın her günü, stat ise günün belirli günlerinde ama yüksek yoğunlukta trafik üretirken bölgede ortaya çıkacak tabloyu görmek için uzman olmaya gerek yok.
Trabzon’un coğrafyası zor. Düz alanı sınırlı, nefes alacak koridorları az. Bu nedenle her bir proje iki kat daha fazla düşünülmek zorunda. ‘Yapabiliriz’ demek yetmez. Şehir buna hazır mı sorusu cesaretle sorulmalı.
Burada kimsenin Trabzonspor’un büyümesine karşı çıktığı yok. Aksine kulübü de şehri de korumaya çalışmalıyız. Çünkü Trabzonspor bu şehrin kalbidir. Kalp büyürken damarları tıkamamak gerekir. Burada önemli olan şudur. Gelir getiren projeler mi yaşanabilir bir şehir mi? Aslında doğru planlamayla ikisi birden mümkündür. Ama plansızlık iyi niyetli projeleri bile sorun yumağına dönüştürür.
Akyazı bir uyarı levhası, önümüzde duruyor. Çünkü beton geri dönmez ama trafik, kaos ve pişmanlık kalıcıdır.
Trabzonspor’un geleceği elbette önemlidir. Gönülden destekliyoruz.
Ama Trabzon’un bugünü daha da önemlidir.
