Sosyal Medyalarda Paylaş

**”Yalan Ekonomisi”**

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, “Kasımda yıllık enflasyon son dört yılın en düşük seviyesi olan yüzde 31,1’e geriledi” diyerek TÜİK verilerinden duyduğu memnuniyetini X hesabından paylaştı.

Bağımsız akademisyenlerden oluşan Enflasyon Araştırma Grubu’nun (ENAG) verilerine göre kasım ayında enflasyon aylık bazda yüzde 2,13 arttı. Yıllık enflasyon ise yüzde 56,82 olarak gerçekleşti.

Yalan artık politik bir araç değil; yeni bir ekonomik model. Resmi adı konmamış bir post-enflasyonist epistemoloji (gerçeği veriyle değil propaganda ile kuran bilgi anlayışı) .“Gerçek ne kadar az görünürse, o kadar kolay yönetilir.”

Yalan bu hükümetin ahlakı olmuştur. Yalan bu hükümetin can simitidir. Bir talimat gelir, bir veri düşer. Bir veri düşer, bir hayat çöker.

Enflasyon makyajlanırken açlık derinleşiyor; siyasi memurlara seyyanen lütuf dağıtılırken halkın sofrasından kırıntılar bile çekiliyor. Yalan büyüyor, hakikat yoksulların yüzünde bağırıyor.

İktidar çıktı, “Ekonomi toparlanıyor” dedi.

Ve halk… Halk da pazarda 5 domatesi fileye koyamadan eve döndü. Anlayacağınız, ülkede tek iyileşen şey açıklamalar; tek düşen şeyse hakikat.

Çünkü bu düzende enflasyon, gıda raflarında değil; rakamların ahlakında ölçülüyor. Halkın karnı aç, fakat iktidarın Excel tabloları tok.

Aziz Çelik hocanın tarifi ile Üst düzey siyasi memura bir gecede 30 bin TL seyyanen zam…

Öğretmene, mühendise, hemşireye 60 bin TL maaş…

Emekliye 16 bin TL… yani neden yaşıyorsun, ölsene arkadaş demenin bir başka yolu.

Asgari ücretliye 22 bin TL… , daha fazla çocuk yap eve daha fazla asgari ücret girsin teşviki.

Sonra sahneye çıkıp “enflasyon düştü” diyorlar.

Bu, sınıfsal değil de nedir?

Bu, aleni bir kast sistemi değil de nedir?

Bu, resmen şudur dostlar, “Emeğiyle yaşayan sürünsün; makama yakın olan semirsin.”

Liyakat değil, sadakat değil; bu ülkede sınıfsal yakınlık katsayısı çalışıyor. Zengin daha zengin, yoksul daha yoksul, ama en çok yoksulluğun onuru eziliyor.

Bugünkü iktidar ahlaka da enflasyon yüklemiş durumda. Ahlakın alım gücü kalmadı; yalanın piyasa değeri uçtu.

TÜİK her veri açıkladığında, halkın sabrı değil sadece; hakikatin de omurgası kırılıyor.

Brent petrol düşmemişken indirim yapılması…

Enflasyon açıklanmadan hemen önce pompaların “nazikçe” gevşetilmesi…

Bu yalan stratejisi artık bireysel değil, kurumsal.

Yalan, iktidarın enflasyona karşı tek silahı haline gelmiş durumda.

Ama halk çoktan idrak etti. Fiyat etiketleri gerçeğin ta kendisi; bakanın açıklaması sadece dipnot. Artık o gülerek açıklanan rapırlar sevinçle değil öfke ile karşılanıyor sokakta.

Kiralar Mars yüzeyine doğru tırmanıyor. Pazarda fiyatlar astronomik, ama TÜİK’in gıdası hala mevsimsel.

Yoksulun payına her zaman daha çok vergi düşüyor, çünkü kolay tahsil edilen tek şey onların sabrı.

Hükümet her gün bir açıklama yapıyor, ama şehirlerin beton duvarlarında yankılanan asıl cümle şu:

“Alım gücümüz çöktü.”

Güneş balçıkla sıvanmıyor artık. Ama insanların yüzüne, gözünün içine baka baka çamur atmakta hiçbir tereddüt yok.

Bu rejimin en büyük yanılgısı şu. Gerçek, bakanlık duvarlarına sıkışmış bir veri değildir. Gerçek, market kasasında insanların yüzünde parlayan öfkedir.

Ve bu öfke, makyajlı enflasyon oranlarından daha gerçektir. Sınıf gerçeği, TÜİK grafiğine benzemez;

eğilip bükülmez, kırılırsa patlar.

Bugün patlayan şey de tam olarak budur.

Yoksulların sabrı.

Bu iktidar rakamları eğip büker, ama hayatın kendisini bükemez. Çünkü hayatın felsefi bir yasası vardır:

Yalan büyür, şişer, şişer… Ve en sonunda onu şişirenleri yutar.

Yoksulun, emeğin öfkesi pek olur, yumruğunu indirince ne bahtınız, ne saltanatınız kalır.

Ne de o sinir bozucu gülüşleriniz müjde verirken.

Bugün sokakta yankılanan gerçek budur.

İktidarın inkâr politikası değil; halkın sınıfsal hafızası kazanacaktır.

Sosyal Medyalarda Paylaş