Hoşgörü Yok…

Sosyal Medyalarda Paylaş

İktidar,
İslam dışındaki dinlere
Hoşgörülü olmak için
Kiliseler,
Sinagoglar,
Havralar açıp,
Diğer din mensuplarına
Şirin görünmek istemektedir…
Onlara
Yaranmak için
Atatürk ve
Diğer siyasetçilerin
Bugüne kadar yapmadığını yapıp,
Papa ile
İznik’te ayin yaptılar…
400’ü aşkın
Kilise,
Sinagog ve
Havranın açılışını yapıp,
Bu milletin olan
Tapularını bile onlara verdiler…
Peki
Başka dinlerdekilere
İktidar partisi hoşgörülü oluyor da,
İktidar partisinin
Kurumlara atadığı yöneticiler,
İslam’a niye yabancı
Ve
Hoşgörülü değil…
Hatta
İslam’ı adeta horluyorlar…
…
Cuma günü
Cuma namazı için hazırlandığımda,
Telefonum
Acı acı çalmıştı…
KTÜ’deki Minik Kuş beni arayınca,
“Efendim” demiştim…
“Buraya gel de,
Rezaleti bir gör” demişti…
Hemen oraya doğru yollanmış
Rezaleti
Gözlerimle görmüştüm…
KTÜ’de
ÜNİ LİG karşılaşması,
Yalnızca bir spor müsabakası değildi;
Aynı zamanda
Üniversite yönetim anlayışını da
Çıplak biçimde ortaya seren
Organizasyon Gerçeğiydi…
Maçın oynandığı saha,
Caminin hemen yanı başında…
Buna rağmen
Müsabaka Cuma namazı vaktine kondu…
Futbolcular,
Öğrenciler,
Hakemler ve
Bu maçı seyreden seyircilerin hepsi,
Kısacası
O alanda bulunan yüzlerce kişi
İbadet hakkından fiilen mahrum bırakıldı…
Peki,
Bunun sorumlusu kim?
KTÜ
Sağlık, Kültür, Spor Daire Başkanlığı mı?
Rektörlük mü?
Yoksa ÜNİLİG fikstüründe
“Boş saat bulduk,
Koyalım gitsin” mantığıyla
Hareket etmiş olan sıradan biri mi?
Aslında sorun,
Kişiden çok zihniyetle alakalıdır…
Müslüman bu ülkede
Hristiyanlara,
Yahudilere ve hatta
Budistlere gösterilen hoşgörü,
Müslümanlara gösterilmiyor…
Bu dün de böyleydi,
Bugün de böyle devam ediyor…
Bir üniversite,
Bünyesinde bulunan camiyi,
O caminin çevresindeki öğrencileri,
İbadet saatlerini ve
Toplumsal hassasiyetleri dikkate almıyorsa,
Burada sadece bir “fikstür hatası” değil,
Daha derin bir yönetim körlüğü vardır…
Çünkü bu karar,
Kimisi için bir zorunluluk,
Kimisi için bir alışkanlık,
Kimisi için bir kültürel değer olan
İbadeti,
Görmezden gelmenin somut bir örneğidir…
Üstelik bu sadece
Dinî bir mesele de değildir…
Bu,
En temel insan hakkı olan
Özgürlüğün ihlali niteliğindedir…
Bir kurumun görevi,
Öğrencisini,
Personelini,
Sporcusunu kendi takvimine göre
Şekillendirmek değil;
Onların haklarını,
Tercihlerinin çeşitliliğini ve
Hayat ritmini dikkate alarak program yapmaktır…
İyi yönetim, hassasiyetleri öngörmek,
İyi yönetim, toplumsal gerçekliği okumak,
İyi yönetim, öğrencisini,
Sporcusunu,
Hakemini,
Hocasını mağdur etmemektir…
KTÜ’de yaşanan bu olay
Belki küçük bir detay gibi görünür,
Ancak
Gerçekte üniversitenin
Yönetim reflekslerinin ne kadar zayıf,
Ne kadar duyarsız,
Ne kadar
Kendini oraya atayanlarla,
Hayata
Ayrı pencerelerden baktığını
Ve
Uzak olduğunu gösteren
Güçlü bir işarettir…
…
Bakın
KTÜ kampüsünde bahçıvanlar,
Motorlarla,
Ağaçlardan düşen yaprakları,
Bir o tarafa,
Bir bu tarafa üflüyorlar…
Üfledikleri yapraklar
Tekrar rüzgârda savrulmaktadır…
Sonbaharın bu güzelliğini
Yok etmek için uğraşmaya çalışıp,
Fakat
Bir türlü beceremiyorlar…
Akşama kadar
Çalışan motorlardan çıkan egzoz gazı,
Çalışan kişiye
Kansere davetiye çıkarmakla kalmıyor,
Havayı kirletip,
Gürültü kirliliği yapmaktadır…
Çağdaş ülkelerde
Doğanın bu güzelliğini,
Özellikle
Tuvallere resim yapıp,
Fotoğraf çekerek,
Dünyaya göstermektedirler…
Tabi
Onların seviyelerine gelmemiz için
İnsanların ibadetlerinde,
Yaşamlarında özgürlükleri yaşaması
Ve
Çevreye önem veren
Üniversitelere
Sahip olması gerekmekte…
…
KTÜ ile başladık
KTÜ ile bitirelim dedik…
3 yıllık yapılan
Promosyon meselesi,
Bir muammaya dönüştü…
Normalde bankalar,
İşlem hacmi,
Kalabalık iş gücü
Ve
Karlılık oranına göre
Promosyon ücretini belirler…
Ancak
Trabzon Üniversitesi’ne göre
İşlem hacmi 3 katı,
İş gücü 4 katı,
Bankalara karlılık oranı ise
5 katı fazla olan KTÜ’ye,
Trabzon Üniversitesi’nin aldığı
102 Bin TL’nin
2 katı kadar ücret verilmesi gerekir…
Bankaların,
Trabzon Üniversitesine
Verdiği promosyon ücretinden
13 Bin TL
Daha az promosyon ücreti önermesinin,
Altında ne yatıyor?
Birileri
El altından
Başka pazarlıklar mı yapıyor?
Cumhurbaşkanlığı genelgesi,
“Promosyon parasının
Hepsi,
Çalışanların hakkıdır” diyor…
Yoksa
Çalışan memur, işçi,
Akademisyen,
İdari görevlilerin promosyonunda,
Birilerin gözü mü var?
Ben anlamadım,
KTÜ yönetimi anlamışsa,
Bana da anlatabilir mi?
Bu duygularla,
Hoş kalın, hoşça kalın…