REKLAM ALANI

(160x600px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.
REKLAM ALANI

(160x600px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.

ABB 61 – Anadolu Basın Birliği Trabzon

Acının Üzerinden Rıza Üretmek

126 Görüntüleme
09 Ağustos 2025 - 8:42
Acının Üzerinden Rıza Üretmek

**”Acının Üzerinden Rıza Üretmek”**

 

Toplumsal öfke, çocuk adaletini yok etmenin bahanesi olamaz. Trabzon Beşikdüzü’nde ve hemen akabinde bir meclis çalışanı kadının erkek şiddetine maruz kalıp öldürülmeleri sonrası sokağa çıkan halkın “kadın cinayetleri durdurulsun” söylemli açıklamaları Yasemin Minguzzi’ nin de şehirde bulunması sebebiyle bir kampanyaya dönüştü.

 

Söylentilere göre avukatının başlattığı bazı çocuk suçlarının da yetişkin suçlar kapsamına alınması gerektiğine dair kampanya Minguzzi ailesinin acısı üzerinden “Toplumsal Rıza” üretmeye çalışılan bir sürece dönüştürülüyor.

 

Bu kampanya sosyal medyada kendine alt yapısı ve amacı sorgulanmadan büyük bir desteğe dönüşmeye başladı. Zaten gerici, faşist, tek adam rejimlerinin amacı da bu şekilde toplumsal rıza üreterek iktidarlarına karşı oluşabilecek en küçük bir karşı duruşu engellemek, en ağır ceza ile cezalandırmak ve başka sosyal, kültürel boyutları da olan kanunlarla bu rıza üzerinden toplumu yeniden tahkim etmektir.

 

Yarın bu rıza üretimi karşımıza muhalif gençlerimizin idamının istenmesi, 6 yaşındaki kız çocuklarının evlendirilmesi vb. şekilde çıkabilir. Bugün bu yapılan ve eşitlik,özgürlük isteyen kadınlarımızın da acı üzerinden bu oyuna düşünmeden gelmeleridir.

 

Pazar yerinde başka bir çocuk tarafından bıçaklanarak öldürülen Ahmet Minguzi’nin annesi…

Evladını kaybetmiş bir annenin acısını kim küçümseyebilir ki?

 

Ama bugün bu acı, bireysel bir adalet arayışının ötesine geçerek politik bir kampanyanın merkezine yerleştiriliyor. “Suça sürüklenen çocuk yoktur (SSÇ), özü kötü katiller (ÖKK) vardır” sloganıyla alanlarda, televizyon programlarında, sosyal medyada sesini yükselten bir figüre dönüştürülüyor.

 

Kampanyayı, annesinin avukatının organize ettiği iddiası var. Ve kamuoyunun önemli bir kısmı, bu söylemlere destek veriyor.

 

Bu noktada durup düşünmek gerekiyor: Yüreği yanık bir anneyi toplumsal rıza üretmek için kullanmak, etik midir? Ya da daha önemlisi: Bu rıza, yarın hangi kapıları açacak?

 

Psikoloji, nörobilim ve sosyoloji; insanın doğuştan mutlak kötü olmadığını ortaya koyar.

Çocuklar, 18 yaş altındayken dürtü kontrolü, risk değerlendirme ve sonuç öngörme kapasitesi bakımından yetişkinlerle eşit değildir.

 

Suç işlemeleri çoğu zaman yoksulluk, şiddet, ihmal, eğitimsizlik gibi toplumsal nedenlerin ürünüdür.

“Özü kötü katil” söylemi, suçu doğuran sistemsel nedenleri görünmez kılar; bireysel öfkeyi keskinleştirir ama çözümü imkânsız hale getirir.

 

Bu kampanya biçimi, faşist ve otoriter rejimlerin klasik yöntemlerini hatırlatıyor:

 

Toplumu sarsan bir olay seçilir, sürekli gündemde tutulur. “Dinimiz, kültürümüz, ahlakımız” gibi argümanlarla sert ceza talebi kutsanır. Mağdur yakınları medya ve meydanlarda öne çıkarılır; itiraz edenler düşman ilan edilir. “Toplum istiyor” bahanesiyle yasa değiştirilir. Önce ağır suçlarda başlar, sonra politik eylemler ve muhalif gençlere uygulanır; nihayet idam cezası gündeme gelir.

 

Tarihten dersler almalıyız ;

 

* Nazi Almanyası: Nürnberg Yasaları “ırkı koruma” bahanesiyle çıkarıldı.

 

* Taliban Afganistanı: Kızların eğitim hakkı “ahlak” adına yasaklandı.

 

* Suudi Arabistan: Çocuk evlilikleri dini referanslarla meşrulaştırıldı.

 

* 1980 Türkiye’si: Sıkıyönetim yasaları “anarşiden kurtulduk” algısıyla onay aldı.

 

Hepsinde ortak olan, duyguların ve değerlerin manipüle edilerek hak ihlallerine onay üretilmesidir.

 

Acıdan adalet olmaz. “Toplum istiyor” gerekçesi, demokrasi değildir; eğer bu talep temel hakları ihlal ediyorsa, bu ancak çoğunluk diktatörlüğüdür.

 

Demokratik hukuk devletlerinde çocuk hakları, yaşam hakkı, işkence yasağı gibi güvenceler çoğunluk kararıyla bile kaldırılamaz.

 

Ahmet Minguzi’nin annesinin acısı elbette sahicidir. Ancak bu acının, çocuk adaletini yok sayan, bilimi ve insan haklarını görmezden gelen bir kampanyaya dönüştürülmesi etik değildir.

 

Bugün çocukları yetişkin gibi yargılamaya razı olan toplum, yarın idam cezasını, politik gençlerin infazını ve daha ağır baskı yasalarını onaylayan bir noktaya sürüklenebilir.

 

Gerçek adalet, acının üzerinden kanun yapmak değil; suçu doğuran toplumsal koşulları ortadan kaldırmaktır.

 

Yoksa bu rıza, yalnızca iktidarın bekasına hizmet eder. Sorun bu sistemin sorunudur. Devlet sokaklarda suç yaratan çocukları görmüyor mu?

 

Peki ne yapıyor? Onları alıp topluma kazandıracak bir programı var mı? Yok. O zaman çubuğu suçun merkezinde devlet, sistem var diyerek oraya bükmeliyiz.

 

Bu gerçekliği görmeden ÖKK diyerek devletin, sistemin, kapitalist düzenin tam da istediğini yaparak ona hizmet etmiş oluruz.

 

Devleti, suça sürüklenen çocukların nedenlerini, koşullarını ortadan kaldıracak düzenlemeleri yapması konusunda ittirmeliyiz. Onlara idam cezası istemek yerine.

 

Son tahlilde görüyoruz. Sorun sistemsel bir sorun, sınıfsal bir sorun. En nihai çözüm sistemi değiştirmekle olur.

HABER HAKKINDA GÖRÜŞ BELİRT
Yorum Yok
YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.
REKLAM ALANI

(336x280px)

Anasayfa Sağ Bloka Esnek veya Sabit ölçülerde SINIRSIZ reklam alanını şablon olarak ekleyebilirsiniz. Şuan örnek olarak sadece 2 reklam kullanıldı.

Copyright © 2025 | Tüm Hakları Saklıdır.

© 61medya.com.tr